Geçtiğimiz günlerde Türk İşi Ekibi ile iletişime geçip birkaç soru ile röportaj isteğinde bulunmuştum. Bu isteğim kabul edildi ve sorularımı gönderdim. Soruları doğrudan ekip yöneticisi Murat Kızılkaya’ya yazmıştım ve kendisi de sağolsun cevaplandırıp gönderdi. Umarım benim gibi mühendislik okuyan diğer arkadaşlar da bu röportajdan faydalanırlar. İyi Okumalar…
*****
Merhabalar Murat Hocam, öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Daha çok sizi YouTube’daki kanalınızdan tanıyan birisi olarak yapmış olduğunuz işleri hayranlıkla ve taktirle izliyorum.
İlk sorum Türk İşi Ekibi olarak bu projeye başlama amacınız nedir? Hikâyenizi merak ediyorum.
Türk İşi Programı’nda izlediğiniz 4 kişi; aslında farklı alanlarda uzmanlaşmış ve profesyonel hayatlarına farklı sektörlerde devam eden 4 çocukluk arkadaşıdır. Mekanik, yazılım, tasarım ve tedarik alanlarında bugüne kadar ayrı ayrı edindiğimiz tüm bilgi ve tecrübeyi harmanlayarak, kafamızdaki projeleri hayata geçirmek için bir atölye kurduk ve programın da ilk bölümünde yer verdiğimiz gibi işe 3d printer yapımı ile başladık.
Kendi atölyemizde işten arta kalan vakitlerde ortaya çıkardığımız 3d printer ve onunla oluşturduğumuz diğer projeler çok geçmeden Doğuş Yayın Grubu’nun dikkatini çekti. Bu çalışmaları yeni nesil bir bilim teknoloji programı olarak televizyona taşıma teklifinde bulundular. Böylece bizim için de oldukça heyecan verici başka bir deneyim başlamış oldu.
İlk bölümde, izleyiciye gerçekten hayatımızda olduğu şekilde bu işin nasıl başladığını anlattık ve 3d printer yapımı ile bölümü sonlandırdık. İlerleyen bölümlerde bunu Çikolata ve Kahve Printer’ı, Drone, Hologram, Düşünce Kontrolü gibi birçok farklı proje takip etti. Bahsettiğim projeler; televizyondaki 35 dk’ lık bir bölüm içerisinde ana hatlarıyla işlenirken, tüm detayları ile sosyal medya hesaplarımızda, açık kaynaklı olarak gösterildi. İzleyicilerden gelen sorulara tek tek cevap verildi. Sezon finaline geldiğimizde hayatlarına dokunduğumuz binlerce kişi olduğunu fark ettik. Sosyal medya hesaplarımız üzerinden bizimle temasa geçen kişiler; seçeceği bölüme karar verememiş lise öğrencilerinden, bitirme projelerini hazırlayan üniversite öğrencilerine; bizleri okullarına davet eden akademisyenlerden, tarlasında farklı bir teknoloji denemek isteyen çiftçilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyordu.
İlk sezon bittikten sonra Türkiye’nin birçok farklı bölgesindeki üniversitelerinden konferans davetleri aldık. Gittiğimiz 30’dan fazla üniversitede hem Türk İşi oluşumunu anlattık, hem de maker hareketi, ekip motivasyonu, gelişen teknoloji ile mesleklerin evrimi gibi konularda konferanslar verdik.
Açıkça bilsek de, hem programdan sonra bize ulaşan mesajlar sayesinde hem de her üniversite ziyaretinde yine yeniden fark ettiğimiz bir nokta vardı. Bu ülkeyi ve aslında tüm insanlığı olduğundan çok daha ileriye götürecek pırıl pırıl zihinler, ailelerin ve üniversitelerin imkansızlıklarından dolayı, çizilmiş sınırlar içerisinde bir şeyler yaratmaya çabalıyorlar. Biz bu arkadaşlardan bazılarını ekibe kattık. Onlar şu an bir yandan eğitim hayatlarına devam ederken bir yandan da bizimle beraber atölye çalışmalarımıza katılıyor, yeni sezon hazırlıklarında bize yardım ediyorlar.
Programınız yazılım, tasarım ve mekanik üzerine; bu açıdan mühendislik öğrencilerine büyük fayda sağlıyor. Yazılım ve tasarım alanında öğrencilere önerileriniz nelerdir? Yani bir mühendislik öğrencisi ne gibi yazılımları ve tasarım programlarını öğrenmesi kendisine hem mesleki hem de vizyon açısından neler katabilir?
Öğrencilere en önemli tavsiyemiz şu olacaktır; her şeyden önce, eğer İngilizce bilmiyorsanız, hemen bu eksikliğinizi gidermeye bakın. Bir mühendislik öğrencisinin, hatta kendisini geliştirmek isteyen herhangi bir insanın, dünyadaki önemli teknolojik gelişmeleri takip etmemesi mümkün değildir. Bu gelişmeleri anlık takip edebilmek adına, araştırma tezlerine ulaşabilmenin yolu, şu anda İngilizce bilmekten geçiyor. Elbette ki yakın zamanda hayatımıza girecek olan metinsel, görsel ve işitsel çeviriciler yoluyla buna ihtiyaç kalmayabileceği düşünülebilir. Ancak, birden fazla dil hakimiyeti olan insanların hem beyinleri biraz daha farklı çalışır, hem de bu araçların henüz hayatımıza girmediğini göz önünde bulundurduğumuzda, bu sebeple kaybedeceğimiz kısa bir zamanın bile önemli sonuçlar doğuracağı görülüyor. Bu dilin İngilizce olması bulunduğumuz zamana özgüdür, kaynakların dağılımı anlamında. Eğer bu kaynaklar başka bir dilde olsaydı ya da başka bir zaman aralığında yaşıyor olsaydık, o zaman o aralığa uygun olan dili önerecektik. Önemli olan, bilgiye ulaşabilme kapasitesidir.
Bunun dışında, asıl soruya gelirsek, hayatımıza giren veya girecek olan cihazları, insanla daha bütünsel entegre etmek amaçlı yazılımlar bu işin temelini oluşturur. Çağına göre bir analog saat için de olabilir, saat dediğimiz şeyin çalışma mekanizmasının aslında mekanik bir yazılım olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz, akıllı telefon için de. Kuantum ışınlanma için partiküllerin formasyonunu belirleyecek aygıta özgü bir yazılım da olabilir. Burada da yine önemli olan faktör, çalışmaların insanı merkeze alacak şekilde yapılandırılması gerekliliğidir diye düşünüyoruz.
Yine aynı şekilde 3 boyutlu tasarım ve modellemenin mühendislikteki yeri her zaman çok önemli olmuştur. Endüstrideki makinelerin ve üretim elemanlarının tamamının baz aldığı konsept, önce ürünü hayal etmek, sanal olarak oluşturmak ve sonrasında maddesel karşılığına dönüştürmektir. Bu sayede bizler için en önemli ölçütlerden olan verim büyük oranda arttırılabilmekte, hata analizlerinin yazılımlarla yapılabilmesi de zamanın doğru kullanımını sağlamaktadır. Özellikle mühendislik öğrencilerinin mutlaka bu alanlara yoğunlaşması gerekiyor.
Programdan bahsetmişken, projelerinizi yaparken sizin kullandığınız program veya programlamalar, Fatih beyin kullandığı tasarım programları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Benim kullandığım programlar ve yazılım dilleri projeye göre değişiyor. Proje ihtiyacına göre karar veriyoruz. Bunu yaparken de elimizdeki kaynakları değerlendirmek durumundayız. Büyük skaladaki kaynaklarımız adam, zaman, bütçe. Küçük skalada ise örneğin mikroçipin yazılım kapasitesine, osilasyon hızına kadar inmek durumundayız. Bu değerlerle oynayarak projeyi ihtiyacımız olan şekle getiriyoruz ve bu duruma uygun araçları kullanıyoruz. Şöyle örnek vereyim. Bütçemiz az, proje üzerinde çalışacak adamımız kısıtlı, fakat zamanımız bolsa; o zaman kendi yazılımlarımızı, ücretsiz bir platformda, en ucuz elektronik modülleri I/O pin sayısına kadar tam hesap ederek, sıfırdan istediğimiz gibi tasarlayabiliriz. Böyle durumlarda hurda malzemelerden çokça faydalanıyoruz. Eğer zaman çok kısıtlı fakat bütçemiz varsa, hazır çözümlerle ilerleyerek işi en doğru şekilde tamamlama yoluna gideriz.
Benim en sık kullandıklarım arasında C ailesi ve Objective-C, Java, Processing, Python, Php, VB gibi programlama dilleri var. Bu dilleri de yine yerine ve kaynaklara uygun şekilde kullanıyorum. Açık kaynaklı geliştirme platformları her zaman birinci tercihim durumunda. Bunun dışında elbette ki pek çok yazılım kullanıyoruz. Video ve ses prodüksiyon, görsel tasarım, 3d modelleme programları her zaman elimizin altındadır ve sıkça kullanırız. Bunlara da örnek vermek gerekirse, benim kullandığım Adobe’un, Autodesk’in tüm ürünlerini, Fatih’in kullandığı SolidWorks, ProEngineer gibi önemli yazılımları sayabiliriz.
Son bölümünüzde başvurular arasından 15 kişinin katılacağı ve bu kişilerin arasından 1 kişinin hayalini gerçekleştireceğiniz bir program olmuştu. Bu tür etkinliklerin devamı olacak mı ve benzer etkinlikler düşünüyor musunuz?
Elbette olacak. Digital Age Summit 2016 etkinliğinde, sadece 3 gün önce sosyal medya hesaplarımız üzerinden bir duyuru yaptık. Yaptığımız duyuruda, gençlere hayallerindeki proje ile bize başvurmalarını , seçeceğimiz 15 kişi ile bu etkinlikte , İstanbul Four Seasons Bosphorus Hotel’de Türk İşi ve Yapı Kredi işbirliğiyle kurduğumuz TechLab özel alanında buluşup onlarla birlikte sıfırdan 3d printer yapacağımızı duyurduk. 3 günlük duyuru sürecinin sonunda elimizde Türkiye’nin neredeyse her yerinden, her üniversitesinden geleninanılmaz sayıda başvurular ve gençlerin hayallerdeki projeler vardı. Biz her hayali tek tek okuduk , zor bir eleme sürecinden geçtik ve 15 genç arkadaşımızı bu etkinliğe bizimle beraber getirdik. Seçilen arkadaşlarımız bizim yönlendirmelerimiz ile orada 3D printer ürettiler ve bu printerlar ile birçok baskı aldılar. Bu baskıları kullanarak rüzgar gücüyle çalışan dev bir robotik konstrüksiyonu orada ürettik. Sonrasında bu mekanizmayı sahnede izleyicilerle paylaştık.
Şu an bu arkadaşların çoğu Türk İşi ekibine katılmış durumda. Hem bizlerle beraber atölyemizde çalışmaya devam ediyorlar hem de hayalini kurdukları projeleri birer birer gerçeğe dönüştürüyorlar. Çok kısa zaman sonra gerçekleşen tüm hayalleri sizlerle paylaşacağız.
Yeni sezon çekimleri ve yeni projelerimiz için atölyenin kapılarını kapatmadan önce buna benzer etkinliklerimizin olacağını, hatta bir sonrakinin planlama aşamasının tamamlandığının müjdesini verebilirim.
Ayrıca bir sorumda ekipten ziyade Murat hocam size sormak istiyorum. Asıl mesleğiniz Fizik Mühendisliği.Sizi Fizik Mühendisi olmaya çeken etmenler nelerdir ve Türkiye’de Fizik Mühendisi olmak nasıl bir duygu?
http://turkisitv.com/fizik-muhendisligi-nedir-nasil-yapilir/
Fizik Mühendisliği okumak isteyen arkadaşlara da bilgi vermek açısından bu mesleğin Türkiye’deki iş bulma ve çalışma koşulları sizce nasıldır?
http://turkisi.programlar.ntv.com.tr/fizik-muhendisligi-nedir-nasil-yapilir/
Sorularımı cevaplayıp beni ve bu röportajı okuyan diğer insanları aydınlattığınız için çok teşekkürler; size ve ekibinize yaptığınız güzel işler için tekrar teşekkür ediyorum.