Kendimi bildim bileli kitap okumayı hep sevmişimdir. Hatta öyle ki gittiğim her yere okusam da okumasam da hep kitap götürmüşümdür. Olur da canım sıkılır, yapacak bir şey bulamam, belki de işi gücü kenara atıp sadece kitap okurum diye düşünürüm. Ama gel gelelim bir türlü düzen tutturamadım bu konuda. Teknoloji bu anlamda bir balta gibi köreltiyor okuma alışkanlığını. Ancak yinede hep kitap taşıyorum yanımda, mutlaka bu körelmeye bir son vereceğimi umuyorum.
Kitap okumaya olan ilgim ilk başlarda ilkokul zamanımda başladı. Yanlış hatırlamıyorsam ilkokul 5. sınıfta bir slogan yarışması yapılmıştı okul çapında. Sloganın içeriği sigaranın sağlığa zararlı olduğunu vurgulamaktı. Ben de o an aklıma gelen “Sağlık bir hazinedir, sigara ise bir hazine avcısıdır.” sloganıyla başvurmuştum. Hiç ummadığım ve hala da kendi sloganımdan güzel bulduğum o kadar başvuru arasından yarışmada okul birincisi seçilmiştim. Üstelik birinci seçilmesine rağmen A4 kağıda yazdığım yazımı da kötü bulup daha güzel yaz diye öğretmenim geri vermişti.
Her neyse, yapılan anonsta dereceye girenler okul müdüriyetine çağrıldı. Bizlere birer çocuk kitabı hediye ettiler. Bana verilen kitap ise Jules Verne İki Yıl Okul Tatili kitabıydı. Ancak kitabı hemen hemen 1 ay kapağını açıp da okuma zahmetine katlanmadım. Ancak kitabı ilk okumamla epey kaptırdım kendimi. Ondan sonra her boş derste yada öğretmenin serbest bıraktığında kitap okur oldum. En son lise 3. sınıf öğrencisi iken 2010-2011 eğitim yılında Nisan ayında 10 kitap okuyarak bir daha kıramadığım bir rekor yapmıştım. Kendi kendime…
Sık Sık Gittiğim Yerlerdeki Kütüphanelere Üye Olurum
Aslında bunu bilinçli yapmıyorum. Kütüphaneler gittiğim yerlerdeki neredeyse en sevdiğim mekanlar. Hem sessiz hem sakin. Hatta neredeyse kimse olmuyor, Ankara hariç. Örnek verecek olursak yaz tatillerinde 3-4 gün kaldığım memleketim Ankara Şereflikoçhisar, oradaki İlçe Halk Eğitim Kütüphanesine, ara sıra gittiğim Kırıkkale’de bir kasabada yaşayan teyzemlerin Kasaba Kütüphanesine, Ankara yaşadığım için de Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesine, üniversitede okuduğum için doğrudan kaydım bulunan üniversite kütüphanesi gibi kütüphanelere üyeliğim var. En son Şereflikoçhisar’a gittiğimde yaklaşık 15 gün kalmıştım, orada da ne internet vardı ne bilgisayar. 15 günde 6 tane kitap bitirmiştim. Çoğu da Osmanlı tarihi ve özellikle de Sultan Abdülhamid hakkındaydı. Ben bu şekilde kitap okumayı sevdim, hem de çok sevdim. Bu verdiğim örneklerden de anlaşılacağı gibi kitap okumak için bir roman, hikaye kitabı yada bir konu üzerine yazılmış kitaplar olmasına gerek yok.
Kitap okuma alışkanlığı edinmek için değil de merak ettiğim için okumaya başlamak sanırım benim için en güzel başlama şekli oldu. Bu nedenle kitap okuma alışkanlığı edinmek için en büyük adım ilginizi çeken yada merakınızı celbeden konular hakkında kitap okumalısınız. Mesela Kişisel Gelişim kitapları olabilir. Hani Ahmet Şerif İzgören – Dikkat Vücudunuz Konuşuyor isimli bir kitabı vardı. Orada vücut hareket ve mimiklerinin ne anlama geldiğini anlatıyor. Kişisel Gelişim serisine o şekilde başlamıştım.
Okuduğum Kitapların Yazarlarını Sürekli Takip Ederim
Mesela yukarıda verdiğim örnekte Ahmet Şerif İzgören’den bahsetmiştim. Şerif hocayı neredeyse her yerden takip ediyorum. Twitter, Facebook, YouTube veya da internet sitesi olsun bulabiliğim her yerden takip ediyorum. Çünkü Şerif hoca gibi değerler biz gençler, öğrenciler için güzel bir yol gösterici ve insana vizyon katan bir eğitmen. Lise zamanımda kendi kitap okuma rekorumu Şerif Hocanın kitaplarıyla kırmıştım. 4 kitabı vardı bende ve ikisi birer günde diğer ikisi ikişer günde bitmişti. O zamanlarda Ankara Kızılay’da bir Kişisel Gelişim merkeziyle tanıştım. Hatta ismini de verecek olursam Yükseliş Kişisel Gelişim Merkezi. Bu eğitim merkezinin bana katkısı gerçekten çok olmuştur. Yükseliş Kişisel Gelişim Merkezi her hafta Çarşamba günü halka açık ve katılımı ücretsiz konferanslar veriyordu. Bu konferanslar; Zor İnsanlarla Başa Çıkma Teknikleri, Liderlik, Ailede Çocuk Eğitimi ve Önemi, Toplum Önünde Söz Söyleme gibi her birisi uzman eğitmenler tarafından sunuluyordu.
O zamanlar kendi kendime bir program geliştirmiştim. Eğitimler Çarşamba günü olduğu için ben her hafta Kızılay’daki kütüphaneye gider 2 tane kitap alıp oradan konferansa geçerdim. Bir daha ki konferansa kadar aldığım o 2 kitabı bitirip tekrar yenisini alırdım. Böyle bir programa uyunca ve sevdiğim şeylerle destekleyince haftada 2 kitap okur olmuştum.
Önemli Yerleri İşaretleme ve Not Alma Alışkanlığı
Bu konu biraz zahmetli ve uğraş verici olduğu için kitap okumayı bir alışkanlık haline getirince başlamak önemli. Benim kendimce uyguladığım yöntem ilk kitap okumaya başladığım zamanlarda önemli bir yer varsa (kitap da bana aitse) o sayfanın ucunu katlardım. Bu yöntemi aslında 1001 Hadis kitabını okurken kitabı karalamak günah olur diye geliştirmiştim. :)
Sonra kendi kitaplarımı alıp onları okumaya başladığımda altını çizmeye başladım. Çünkü hem kitap sürekli yanımda duruyor hem de altını çizdiğim için lazım olan bir bilgi gerektiğinde kolayca buluyordum. Daha sonra farklı yerlerden kitap almaya başlayınca bu alışkanlığı not almak olarak genişlettim. Hem kitapların altını çizip hem de not almaya başladım.
Hatta bu konu ile ilgili olarak da burada bir kategori açmayı planlıyorum, ancak başta da dediğim gibi kitap okuma bu aralar bende biraz sekteye uğradı, her neyse. İşi biraz daha zevkli hale getirmek için de aldığı notun hangi kitap ve hangi sayfasına ait olduğunu da eklemeye başladım. Bir de not aldığım tarihi ekleyince tam bir not defteri olmuştu gözümde. Lisede böyle bir defter bitirdim. Hem gittiğim konferanslardan aldığım hem de kitaplardan aldığım notlarla süper bir defter olmuştu. Halen 5-6 sene geçmesine rağmen o defteri saklarım ve arada çıkarıp yazdıklarımı okurum. Gerçekten güzel bir duygu ve bunu da herkese tavsiye ederim.
kitap okumak kadar zevkli bir şey var mı ?
Kitap okumak güzel ama devamlı okumak daha bir güzel.
Kitap okumanın bir yaşı olmadığı ve başlamanında bir zamanı olmadığını düşünüyorum her yaşta ve her an başlanabilir.
Paylaşım için teşekkürler, paylaşımlarınızı sürekli takip ediyorum.
maleseh bizde kitap okuma alışkanlığı ve bilinci neredeyse kalmadı.
paylaşımınızı keyifle okudum, takibinzde olacağım. teşekkür ederim.
Türkiye’de kitap okuma alışkanlığı çok düşük. Ayrıca kitapların gereksiz olduğunu düşünen insanlar da cabası. Kitaplarla ilgili böyle güzel paylaşımlar görünce zevkle ve ilgiyle okuyorum. Bana kitapları ortaokulda edebiyat öğretmenin sevdirmişti. Her dersin sonunda yarım saat bize kitap okurdu. Şimdi acaba öğrencilerini okumaya teşvik eden kaç öğretmen var diye sorguluyorum. Bunun yanı sıra ben tam bir kütüphane aşığıyım ben. Maalesef kütüphaneler de günümüzde hak ettiği ilgiyi görmeyen yerler arasında.
Bol okumalı günleriniz olsun.
Merhaba, öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Kitap okuma alışkanlığının öncelikle aile içerisinde çocuğa örnek rol model olması ile olacağı kanısındayım. Eğer bu olmazsa komşu veya yakın çevrede, eğer bu da olmaz okulda öğretmenlerin teşviki olabilir. Ben ortaokulda katıldığım yarışmada sonucu aldığım hediye kitap ile heveslenip okumaya başladım. Yani çevre faktörü çok önemli.
az öncede bahsettim misal bir kitabı alıp kütüphanemde bulundurup başlamadığım o kadar kitap var ki düşününce ben kitap okuma kotamı yaklaşık 2 sene de 500 e yakın okumamda bitirmişim yani sonra dan arada bir elime almamdan kaynaklı olabilir o zamanlar gülük 2 saat 4 saat uyuyup 5/6 saat kitap okurdum derslerden fırsat buldukça hatta 800 küsürlük kitabı inat edip 2 günde bitirmiştim ama tabi tatil zamanıydı galiba eski günlerimi özledim dertsiz tasasız bir hayat daha güzelmiş iş hayatına girince insanda heves kalmıyor demek :/
benim kitap okuma alışkanlığım var ama sorun şuki macera , polisiye ve korku hikayeleri okumayı seviyorum. Özellikle sürükleyici romanlar en son şeytanın yıldızını ve iblis kitaplarını okumuştum