Birkaç gün önce Ankara’dan İstanbul’a Seyahat serüvenim toplam 4 gün süren gezintiye çıkmıştım. Bu süreçte nerelere gittim, hangi ulaşım araçlarını kullandım bunları anlatmak istiyorum. Üniversiteye kadar birkaç şehir dışında gördüğüm yerler olmamıştı, buna da ihtiyacım olduğunu düşünmemiştim hiç. Ancak farklı şehirleri gördükçe yurt içi seyahatin gerçekten çok verimli olduğunu anladım. Bir de yurt dışı seyahat ne kadar faydalı buna kıyasla düşünmekte fayda var. Üstelik yazıda sadece İstanbul’a Seyahat yok, Bursa’yı da aradan çıkardım, kısaca ona da değindim. Uzun yazı serverler için yazım başlıyor. :)
Ankara’dan İstanbul’a Seyahat Başlıyor
Ankara’dan İstanbul’a gidişim ilk olarak Yüksek Hızlı Trenle (YHT) başladı. Birkaç gün önceden Ankara – İstanbul arası tren biletimi genç yaş indirimi ile 54 tl’ye aldım. Yolculuk yaklaşık 4 saat kadar sürdü. Burada birkaç noktaya değinmek istiyorum. Bunlardan ilki biletinizi alırken bazı indirimler var. Bu indirimlerle %20 kadar tasarruf sağlarsınız. Öncelikle nereden nereye ve hangi tarihte gideceğinizi belirledikten sonra Ekonomi kısmını seçip Bussiness kompartımanına göre yaklaşık %30 daha ucuza gidiyorsunuz. Daha sonra koltuk seçtikten sonra bilet bilgilerine geliyor sıra. Burada yapmanız gereken Yetişkin, Genç, Asker, Öğretmen gibi seçenekler var. Bunlardan size uygun birisini seçip fiyatta biraz daha indirim yapabilirsiniz. ayrıntıyı aşağıda gösterdim.
Ayrıca alışverişlerinizi mümkün olduğunda internetten yapın, çünkü hem daha net bilgiler edinirsiniz hem de her zaman daha ekonomik olur. Çünkü daha önce internetten aldığım bileti düzeltmek için telefonla müşteri hizmetlerini aradım ve ekstradan 1 tl aldılar. Bu da internetin istisnalar dışında her zaman daha ucuz olduğunu gösterir. 1 tl’den ne olacak diyenler olacak, evet bencede 1 tl den (belki de) bir şey olmaz ama bu her zaman 1 tl olmayabilir.
Biletimi aldıktan sonra İstanbul Pendik YHT durağında indim ve Kadıköy dolmuşlarına bindim. Burada sizlere en büyük tavsiyem, trafiğin film senaryosu gibi olduğu yerde (üstelik bir de yaz sıcağını da katın) her zaman daha hızlı ve rahat ulaşım alternatifi araştırmanız. Benim edindiğim tecrübe şu ki, öncelikle Pendik – Kartal dolmuş yada otobüsüne binip önce Kartal’a gidip oradan Metro ile Kadıköy’e gitmek yönünde. Bu şekilde Pendik’ten doğrudan Kadıköy’e gidince en az 1 saat sürüyor, trafiğe göre bu 1,5 saate kadar çıkabiliyor. Tarif ettiğim şekilde ise Pendik – Kartal 15 dk sürüyor, Kartal’dan Kadıköy’e metro ile de 45 dk sürüyor ve 1 saat aynı sürede olsa da trafik çilesi çekmeden ve yaz sıcağından biraz da olsa kurtularak serin serin gidebilirsiniz.
İstanbul’da Nerelere Gittim?
Bu sefer de pek bir yere gidebildiğim söylenemez. Çünkü hem trafiğin hem de kalabalığın verdiği stresten gitmeye pek isteğim olmadı. Ancak hep aklımda olan bir şey gerçekleştirdim.
Bu kısımlara ayrıntılı ve pek de uzun olmayan şekilde yer vermek istiyorum. İstanbul’a Seyahat için gidenlere bilgi verici olacağını düşünüyorum.
Üsküdar
Üsküdar sahilde olta kiralayıp balık tutmaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü ilk sefer acemi şansı denen şans benden yana değildi. Özetle tutamadım. :) Merak edenler varsa çok tavsiye ediyorum, çok zevkli bir iş. Üstelik fiyatı da uygun, saatlik 10 tl‘ye olta kiralayabilirsiniz.
Olta macerasından sonra Üsküdar sahilden yukarı doğru uzanan yolu takip ederek Fethi Paşa Korusuna gittim. Belediyeye ait olan bu tesis hem kafe hem de çok güzel bir ormanlık alan. Boğaz manzarası ve temiz havası olan mekanı. Ancak belediyenin olduğu için olsa gerek pek bir bakım olmamış. Yukarı taraflarda kazı, onarım çalışmaları falan olduğu için pek göze çarpar yer yoktu. Bir de yer ağaçlar hizasında kaldığı için manzara pek görünmüyordu. Bu arada tesiste garsonlar sizinle ilgilenmiyor sadece çöp, boş ne varsa onu toplamakla görevli. Self servisle kendiniz alışveriş yapıyorsunuz. Bu da bence bir artı, çünkü rahat rahat oturuyorsunuz sürekli “ne alırsınız?” sorusu ile size “bir şeyler almadan burada oturamazsın” bakışlarına maruz kalmıyorsunuz. Son olarak da fiyatlardan bahsedecek olursak, İstanbul gibi pahalı şehirde fiyatlar gayet uygundu. Öyle sırf görmeye değil ama yolunuz Üsküdar’a düşerse şöyle bir hava almaya gidebilirsiniz. Üsküdar sahildeki otobüs duraklarına 15 dk yürüme mesafesinde. (Not: Tesiste öğrenci indirimi bulunmuyor.)
Boğaz Turu
Fethi Paşa korusundan dönüşte az ilerideki parkta biraz boğaz havasını çektim içime. Parkın 5 dk yürüme mesafesiyle aşağısında iskele bulunuyor, burada boğaz turu düzenleniyor. Fiyatı da çok uygun 60 dk yani 1 saat süren bu tur 10 tl gibi makul bir ücret karşılığında yapılıyor. Sırf blogda bahsetmek için öğrenci indirimi var mıdır diye sordum burada da yokmuş. :)
Boğaz turunda 1 saat boyunca Kuleli Askeri Lisesi, Galatasaray Lisesi, Rumeli ve Anadolu Hisarı, Padişahların sarayları vs. tek tek görebiliyorsunuz. Vapurda da anonsla gördüğünüz yerlerin anonsunu yapıyorlar, burası Topkapı, şurası Rumeli hisarı şeklinde.
Boğaz turu bitmeye yakın orada bir görevliye sordum, Üsküdar’dan sonra karşı tarafa -Eminönü- iskeleye gidiyormuş vapur. Üsküdar’da inmedim, 10 dk kadar sonra Eminönü iskelesinde indim ve ek ücret vermeden diğer vapura geçip Kadıköy iskelesinde indim. Oradan da kaldığım yere geçtim.
Eminönü’nde Balık Ekmek
Filmlere bile konu olan bu tecrübeyi de yaşamak için karşı tarafa geçtim. Orada 3 adet balık ekmek mekanı var, hepsi de yan yana. Boş olan bir yere oturdum ve bir balık ekmek aldım. Balık ekmek büfelerinin hemen yanında turşucular da var. 2 tl’ye turşu suyu, 3 tl’ye turşu alabiliyorsunuz. Balık ekmek fiyatı 8 tl, içeceklerin de fiyatı 3 tl civarında.
Burada şunu söylemek istiyorum, sırf balık ekmek yemek için gidilmez arkadaş oraya. Gerçekten filmlerin neyine sahne olmuş onu da bilmiyorum. Öyle ahım şahım bir şey değil, olmadığı gibi çalılar deyim yerindeyse birer kazma. Gelip çarpsa özür dilemez, kibarlıktan nasip almamış kazmalar. Çok ciddiyim. Gelenlere müşteri gibi değil, koyun sürüsü gibi davranıyor. Bu kısmı aslında anlatmak istemiyordum ama çok ciciydi, çok güzeldi, balıklar enfesti deyip de bu yazılımı okuyup daha sonra gidip de bu manzara ile karşılaşanlar bana küfretse haklı diye düşündüğüm için anlatıyorum.
Boğaz’da Nargile (Favori Başlık)
Akşam hava serinlediğinde Kadıköy iskelesinde birkaç kişiye sordum ancak pek bilen yoktu. Beşiktaş iskelesinin ilerisinde moda sahile dönen tarafta bir kafe var, ismini de vereyim Hayal Cafe. Akşam serinliğinde gittim pek de kalabalık sayılmazdı. 10 dk kadar bekledikten sonra boğaz tarafından bir yer boşaldı ve oraya geçtim. Bir adet üzümlü (maalesef elmalı yoktu) el fakher marka türünlü nargile istedim, yanına bir de türk kahvesi istedim. 1-2 saat civarı orada boğaz manzarasını izledim, vapur ve denizin sesini dinledim. Hem sakin sessiz, hem de huzurlu bir ortamdı. Fiyatlarını da söyleyim size; normal nargile 18 tl, el fakher tütün (daha kaliteli) nargile 20 tl, türk kahvesi 6 tl, tost sanırım 5 tl’ydi. Yani neredeyse standart fiyatlar.
Bu etkinliğimle birlikte de İstanbul’a seyahat serüvenimi noktaldım.
İstanbul Gezintisinin Sonu Bursa’ya Geçiş
Ankara’da İstanbul’a Seyahat gezintimin üçüncü gün bitti. Hatta çok istememe rağmen Haluk Tatar’la tanışmak için yanına gidecektim ama Kocaeli’nde konferansı olduğu için gidemedim. Bir daha ki sefere gidip kendisinden edindiğim bilgileri de burada paylaşmayı çok istiyorum.
Ankara’ya dönüş planı yaparken aklıma Bursa’ya gitmek geldi. Fazladan bir gün daha gezintiye çıkmak istedim. Araştırma ve planımı yaptıktan sonra Önce Bursa Orhangazi, oradan da Bursa İnegöl’e gidecektim. Daha önce de bahsettiğim gibi Kadıköy’den metro ile Kartal oradan da dolmuşla Pendik’e gittim. 10 dk kadar yürüyüp iskeleye vardım. Bursa Orhangazi ilçesine gitmek için önce İdo ile Yalova oradan da minibüsle Organgazi’ye geçecektim. Önce iskeleden Yalova’ya İdo bileti aldım. İdo ile Marmara Denizi üzerinden gittik. Ancak şunu söyleyim ki, sırf idoyla o denizde seyahat etmek için bile Yalova’ya gidilir. İdo sanki deniz üstünde giden kafe & otopark gibi bir şey. Alt kat araç parkı, üst kat ise yolcu yeri. Terası falan da var ve püfür püfür esen havayla seyahat çok güzel oluyor. İstanbul – Yalova ido seferi 45 dk kadar sürüyor. Sefer saatlerini de internetten çok kolay bulabilirsiniz. Yalova iskelesine yanaşınca isekele çıkışının hemen sağında küçük bir terminale benzer durak var. Orhangazi minibüsleri de buradan kalkıyor ve Orhangazi’ye 15 dk’da gidiyorsunuz. Ulaşım ücretlerini de söyleyecek olursam; İdo bileti 15 tl sonradan sormak aklıma geldi, %10 kadar öğrenci indirimi var. Yalova’dan Orhangazi’ye minibüsle gitmek için de ücret 5 tl. Onun için öğrenci var mı sormadım artık. :)
Bursa Orhangazi’ye vardıktan sonra orada çok değerli bir abimle görüştük. 3-4 saat civarında sohbet edip, bazı konularda fikir alışverişinde bulunma imkanım oldu. Kendisi benden birkaç üst devre (yani makine mühendisi) oluğu için mezun oldu ve tecrübelerinden faydalanma imkanım da oldu. Oradan İnegöl’e giden araçtan yer ayırtım ve 2 saat kadar süren yolculukla Bursa terminalde küçük bir mola verdik ve İnegöl’deki akrabamın yanına gidip bir gece de orada kaldıktan sonra Ankara’ya dönmek için İnegöl’den Ankara’ya dönüş bileti aldım.
Ben sabah saat 09.30’da terminale vardım ancak gelmişken birkaç yer görmeden gitmeyim deyip bileti saat 12.15’e alıp hemen yan taraftaki İnegöl AVM’ye gittim. Ama gel gelelim AVM saat 10.00’da aktif olarak çalışmaya başlıyor. Ben de açık olan bir kahveciye girip bir kahve aldım oyalandım biraz. Sonra yavaş yavaş açılan dükkanları dolaştım. Bir de beni şaşırtan bir olay da şu ki İnegöl AVM’de 5M Migros vardı. Sivas il olmasına rağmen orada 5M Migros yok onun yerine daha sadece olan 2M Migros var. Bu açıdan İnegöl gelişmişliğini de gösteriyor. Bira AVM’yi dolaştıktan sonra yaklaşan saati dikkat alarak terminale gidip Ankara yolunu tuttum.
Yolda gelirken beni çok sevindiren bir manzaraya şahit oldum. Nerede olduğumuza dikkat etmedim ancak tahminim Eskişehir civarlarında olan bir Rüzgar Enerjisi santrali gördüm.
Bu tür doğadan enerji üreten ve yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’de olmasına çok seviniyorum. Bu tür gelişimlere katkı sağlayabilmek için de üniversite canla başla yaptığım araştırma ve çalışmalarım da mevcut. Bu konuları da ilerleyen zamanlarda buradan aktarmak istiyorum.
Son olarak da Sezer abinin blogunda Starbucks konusunu görmüştüm, uzun zamandır da aklımda vardı ve bende yol üstünde Kızılay AVM’deki Starbucks’a uğrayıp bi Filtre Kahvelerini içtim. Fiyatı da 5,50 tl, gidip rahat rahat içebilirsiniz. :D Şunu söylemeliyim ki, alelade bir kafede içmek yerine buradan için. İsmini vermeyim Kızılay’da bir kafede filtre kahve 7 tl ancak çok çok daha kaliteli olan Starbucks’da 5,50 tl, yani kahve içecekseniz fiyatı makul olmak kaydıyla içmenizi öneririm. Lüks olacak diye pahalı şeylerin alınması ve pahalı mekanlara gidilmesine şiddetle karşıyım.
Bu arada adımı sordular ben de söyledim. Sonuç aşağıda. :)
Üstad, İdo’da simit kaç para? Onun fiyatını yazmayı unutmuşsunuz :)
Tam hatırlamıyorum fiyatını ama simit + çay 7-8 tl varı vermiştim. Simit 5 tl çay 3 tl civarında.
hocam ido da olsa simit 5 tl değildir ya bir yanlış olmasın :)
Zaten simit diye satmıyorlar, simitin arasına azıcık peynir koyup biraz da zeytin ezmesi sürmüşler. Sürmeseler daha iyi hatta. Onu da sandviç diye kakalıyorlar.
İnsan alışıyor zaman geçtikçe :)
şöyle Boğaz’a karşı bir nargile keyfi yapmayı nasıl özledim, bir bilseniz.
Kadir afiyet olsun, filtre kahveyi içmişsin. Ben hala denemedim :)
Teşekkür ederim abi. Senin blogktaki yazıyı okuyunca aklıma gelmişti, fırsat varken değerlendireyim dedim. Başka yerde içmek yerine Starbucks tercih etmek daha mantıklı geliyor bana. En azından kaliteli, ucuz olmasa da pahalı değil.
İstanbul bir başka memleket. Güzel ülkemizin güzelliklerle dolu memleketi. Deniz, çay ve simit vaz geçilmez. İstanbul’da çok gezilecek görülecek yerler var.İnşaAllah bir seyahat de biz gerçekleştiririz.