Hayvanlardan Tanrılara Sapiens Kitabı

sapiensSosyal medyada bir çoğumuzun aşina olduğu özellikle de instagram’daki kitap ve kahve konsepti vardır. Mutlaka evde, herhangi bi kafede, sahilde kitap ve kahve fotoğrafını görürüz. Oysaki bu durum sosyal medya’dan gördüğümüz gibi herkesin kitap delisi olduğunu ispat etmiyor. 2016 verilerine göre günde kitap okuma süremiz 1 dakika ve ihtiyaç duyduğumuz şeyler arasında kitap 235. sırada geliyormuş.

Yine son dönemlerde sosyal medyada kitap ve kahve ikisinin bir unsuru haline gelen Sapines’i görmeye başladım. Hatta o da yetmiyor sahaflarda, kitapçılarda en çok satanlarda, otobüste, metroda, kafede her yerde bu kitabı okuyanları görmeye başladım. Ancak bi huyum var ki bir şey trend haline gelmişse ondan uzak durmaya çalışıyorum. Sanırım bunda “O Ses Türkiye”, “Survivor”, “Bu Tarz Benim” gibi saçma sapan tv programlarının etkisi var.

Fakat başta Serdar Kuzuloğlu ve Erhan Erkut gibi bir çok kişinin de bu kitabı okuyup konuşmalarının da arasında bu kitaptan (ve Homo Deus’tan) alıntılar yaptığını, bu kitabın mutlaka okunması gerektiğini vurgulamaları üzerine kitabı Kitap Yurdu’ndan sipariş verdim. Kitap geldi ancak o sıralarda başka bir kitap okuduğum için bir hafta kadar sonra okumaya sıra gelmişti. Kitabı ilk okumak için açtığımda içimde tuhaf bir heyecan ve benzeri karmaşık hisler vardı. Birkaç sayfa okuduktan sonra ilk düşündüğüm şeylerden birisi bu kitap keşke daha önce okusaydım oldu.



kitap ve kahve karikatür
Instagram’da ne zaman kitap ve kahve fotoğrafı görsem bu karikatür aklıma gelir.

Kitabın İçeriği ve Yazarı Hakkında

Kitabın yazarı Yuval Noah Harari İsrail asıllı bir yazar. İbrani Üniversitesinde Dünya Tarihi dersleri veriyormuş. Fakat kitabını okurken ister istemez “bu adam nasıl bir tarihçi?” diye de soramadan edemedim. Çünkü yenilenebilir enerji, DNA, siborg mühendisliği, tıp gibi alanlarda ciddi bilgi ve araştırma sonuçlarından yorumlar yaparak anlattığı konuya genişlik getirerek açıklamalar yapıyordu. Tabi bu bilgiler içinde zaten Tarih’in alt dalları olan antropoloji, arkeoloji, paleoantropoloji gibi konulara hiç girmiyorum, zaten o konularda da çok güzel bilgiler veriyordu. Bir tarihçinin fareler üzerindeki psikolojik testler ve bunun sonuçlarından haberdar olması ve hatta bu sonuçlar hakkında da diğer bilim adamlarının ne tür ayrılıklar yaşadığı gibi konularda bilgi sahibi olması üstelik üstüne de kendi yorumunu katarak (her seviyeden insanın anlayacağı bi dille) kitabında aktarması gerçekten Harari’nin okunması gereken bir yazar olmasının en önemli sebebidir diyebilirim.

Kitabın bir kısmını okuduktan sonra YouTube üzerinden TED konuşmasını izlemiştim. İlk dikkatimi çeken Harari’nin gayet esprili bir dille ve mütevazi bir konuşma üslubunun olmasıydı. Videoyu izledikten sonra kitaba devam ederken konuşmasına benzer esprilerin de kitapta olduğunu fark edebiliyorsunuz.

Kitap içeriği bakımından çok zengin bilgilerle dolu. Okumaya başlamadan önce muhakkak önyargıları kenara bırakıp okumakta fayda var. Çünkü bazı kısımlarda dinsel konulara da değinip Ateist yaklaşımlarda bulunabiliyor. Bu konuda da görüş belirtmek gerekirse bunun zaten böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bilimsel konularda çalışmalar yapılırken ve sonuçlar düşünülürken günlük yaşamımızdaki Tanrı kavramını aklımızdan çıkararak konuya adapte olmayız. Bilinemeyen konuların sebebini aramaktan (bu şekilde olmasını Tanrı istedi demek gibi) vazgeçmemek için bu metodoloji gereklidir. Bunun dışında zaten inançlı yaşanması gerektiğini de savunduğumu ayrıca belirtmek isterim. (bkz: metodolojik naturalizm)

Kitabın İçeriğinde Neler Var?

Kitap 4 ana başlıktan ve Son Söz bölümünden oluşuyor. Başlıklar sırası ile Bilişsel Devrim, Tarım Devrimi, İnsanoğlunun Birleşmesi, Bilimsel Devrim ve Son Söz: Tanrılaşan Hayvan.

Fazla spoiler (tatkaçıran) vermemek adına konulara pek girmek istemiyorum, o nedenle kitabın özünden bahsetmek istiyorum.

İnsan kitapta anlatıldığı şekilde, doğada ilk başlarda diğer hayvanlardan hiçbir farkı olmayan ve kendi halinde yaşayan bir canlı olarak anlatılıyor. Sonraları bizleri bu denli Tanrılaştıran yani tartışmasız yeryüzünün hakimi, diğer canlılara hükmeden yani etinden, sütünden, gücünden faydalanan, yaşamsal normlarnı değiştiren yani yediği çiğ eti pişirir olması, yemeğine farklı baharatlarla farklı lezzetler katması, yaşamak için mağaralardan çıkıp daha lüks konutlar inşa etmesi gibi bir çok konularda aklını kullanarak yaşam kalitesini ve tabi ki gücünü artıran bir canlı haline geldiğini anlatıyor. Bu süreçlerin nasıl işlediğini, Sapineslerin nasıl organize olarak hareket ettiğini ve diğer canlılardan nasıl “üstün” olduğunu kuramlarla, bilimsel deney ve farklı bilim insanlarının ortaya koyduğu teorilerle anlatıyor.

Kitabın en sevdiğim özelliklerinden birisi ise düz bir anlatımla değil, konuyu ilk başta sorularla açıp okuyucuda soru işaretleri ve merak algısı uyandırarak giriş yapması ve devamında cümlenin başında bahsettiğim şekilde anlatıp ve (bazen) kendi görüşlerini de katıp kapatmasıdır. Bu şekilde hem diğer konulara merakım arttı, çoğu konuda notlar tutup farklı araştırmaya beni yöneltti. Sırf bu kitabı okurken ihtiyaç duyup bir tane blok not defteri bile aldım.

Bir Kitap İnsana Neler Katabilir?

Bu soruyu Sapiens’i okuduktan sonra daha çok düşünmeye başladım. Çünkü hayata ve dolayısı ile yaşama bakış açımı ciddi anlamda etkiledi. Özellikle devletlerin oluşması, paranın icat edilişi ve kapitalizmin ortaya çıkışı gibi konuları anlatırken ki ifade ettiği görüşleri çok mantıklı gelmiş ve bunun üzerinde kendi yaşam çevrem hakkında epey düşünmüştüm. Bu açıdan sadece Sapines’ten okuduklarımla haritaya daha geniş bakarak daha sabırlı, meraklı ve egolarımdan biraz daha arındığımı fark ettim.

Her ne olursa olsun şuan kendimizi insanoğlu olarak o kadar kutsal ve üstün görüyoruz ki doğadaki hemen her şeyin sahibi olduğumuzu düşünüp her şeye hükmedip değiştirmeye çalışıyoruz. Fakat unuttuğumuz şey şu ki, biz de insan olarak doğanın milyon hatta milyarlarca parçasından sadece birisiyiz. Diğer canlılardan tür olarak daha akıllı ve daha güçlü olmamız bize her şeyi yapabilme hakkını tanıyamaz.

Özetle yazının sonuna gelecek olursak, şuan’da Harari’nin ikinci kitabı olan Homo Deus‘u okuyorum. Bittiğinde incelemesini de burada muhakkak yazmak istiyorum. Sapiens’i okumanızı hatta ders çalışır gibi düşünerek okumanızı da şiddetle tavsiye ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir