Bu hafta Mayıs ayının ikinci haftası olması ve yaz havasının da uzaklardan hoş bir edâ ile görünüyor olması da ayrı bir huzur ve mutluluk verici.
Başlıktan da anlaşılıyordur, yeni bir yazı serisine başlıyorum yüksek müsdenizle. Allah bi kaza bela vermez, planlarımda da aksaklık olmazsa her hafta Pazartesi günü sabah saatlerinde bloga yeni bir yazı giriyor olacağım. Yazı içeriğini kısaca özetleyecek olursam her hafta okuduğum, araştırdığım, öğrendiğim; bilgiler, haberler, eğitim gibi alanlardaki konulardan derlediğim bilgi paylaşımları, kişisel eleştirilerim, öneri ve tavsiyelerimden oluşacağı düşüncesindeyim. Belkide sizden gelen talepler, yazılara olan rağbet ile gidişat değişebilir. Gelelim bu hafta yazımıza;
Geçtiğimiz günlerde Zeki Demirkubuz’un Kor isimli bir filmi vizyona girdi. İzlediklerim kategorisinde her izlediğim yeni filmi anlatıyorum. Yazıların yoğunluğundan da belli olacağı üzere genelde güncel filmleri eklemeye çalışıyorum. Ancak bu sefer beni biraz sinirlendiren biraz da üzen olay Zeki Demirkubuz’un bu filmi Sivas’ta sinemalarda yerini bulamadı. Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan gibi isimlerin filmlerine ayrı bir önem veririm. Çünkü içselliği yansıtan, günlük ve kırsal hayattan izler sergileyen filmler yapıyorlar. Hatta bu konu ile ilgili olarak Facebook sayfasına yazdığım yorum gelen cevap da aşağıda var. Umarım film vizyondan kaldırılmadan izleme imkanı elde ederim.
Geçenlerde merak edip tekrar göz attığım Türkiye’nin en zengin 10 kişi listesinde dikkat ettiğim bir husus vardı. Bu husus bu zengin kişilerin ne iş yaptıkları hakkında kısaca bi göz atmak aklıma geldi. Bu listede en zengin kişi Murat Ülker görünüyor. Kişisle serveti şu kadar vs gibi reklamlara girmiyorum. Çünkü çok gereksiz bir bilgi. Asıl amacım Murat Ülker ne iş yapıyor olduğu. Soy isimden belli olacağı üzere bizim her bakkal ve markette bulunan çikolata, bisküvi, süt ve yoğurt gibi bir çok temel gıdanın üreticisi olan firma. Yani özetle Türkiye’nin en zengin kişisi (öncelikli olarak) gıda sektöründe çalışan birisi olması. Yani anlıyoruz ki esnaflık kazandırıyor. :) Bu konuda hakkında ilerleyen (boş) zamanlarda geniş bir araştırma yapmak ve sizlere aktarmak istiyorum. Kimin ne iş yaptığı ve bu noktaya hangi aşamalardan geldiği hakkında bir yazı.
Şu sıralar da Youtube konusunda düşüncelerim var. Hem kullandığım programlar ve araştırdığım konular hakkında eğitim ve araştırma videoları çekip yayınlamayı düşündüğüm bir kanal ve aynı zamanda vlog olacak bir kanal düşünüyorum. Aslında bu iki kanal da var ancak şuan için yayına vermeye uygun durumda değil. Hem içerik hem de kanal tasarımları vs. sürüyor. :)
Geçtiğimiz günlerde Sezer abinin açtığı blog sözlüğe üye oldum. Bu fikir benim de çok hoşuma gitti. Kişisel blog yazarlarının tek telde çalması yerine bence bir alanda toplu olarak bulunmaları hoş olur. Bu konuya benzer bir özellikte YouTuber’ların sürekli söyleşi, konferanslar ve Google etkinliklerinde beraber olmaları ve ürettikleri içeriklerle birbirilerine yardımcı olmaları hatta aynı videoyu birlikte çekmeleri örnek verilebilir.
Sizlerle paylaşmak istediğim ve beni duygulandıran bir isim var: Eşref Armağan. Görme Engelli Ressam olarak dünyaca ünlü olan bu kişi ülkemizde ve hatta beni daha çok mutlu eden memleketim olan Ankara’da yaşıyor olmasıdır. Bir Türk ressamı olan Eşref Armağan 600 yıllık bir rekorunda sahibi. Bu konuda da özel bir yazı yazmayı istiyorum. Eğer kısmet olursa da ilk fırsatta Ankara’da Eşref Armağan’ı ziyaret edip kendisi ile de tanışmak gibi bir arzum var. Umarım bundan mahrum kalmam.
Evet değerli ziyaretçilerim, bu yazım şimdilik bu kadar. Daha derli toplu ve birikimli yazıları ilerleyen haftalarda sizlere sunmak için var gücümle çalışacağıma sizlere söz veriyorum. Yazma konusunda üşengeç birisiyim, söz vererek bunu yeneceğime de eminim. :)